AÇIKLAMALAR... İNSANI KAMİLLER / KUTSAL (SAF) RUHLAR
Tanrının huzurundaki ferdi bilinçler karşılıklı çözünmüş olarak birbirinin içine geçerek bir Bütün oluşturur. Ancak Yaratım içinde özel görevler icra etmek üzere tekrar bireyselliklerine ayrılabilirler. Bu saf kamil ruhlar (İnsanı kamil) son reenkarnasyonlarındaki görüntülerini, eğilimlerini muhafaza edebilirler. Bir enerji kümesine dönüşebilirler ya da irtibata geçecekleri insanlara istedikleri şekilde görünürler.
Tanrı ve Tanrı katındaki saf ruhlar sadece söylediğimiz sözleri değil tüm düşüncelerimizi bilirler. En mahrem olanlar dahil. Madde dünyasındaki her şeyi tüm detaylarıyla görürler. Bizi tüm halimizle, elbiselerimizin altındaki tenimizi ve hatta tüm iç organlarımız dahil görürler. Bu saf ruhların bedensiz olarak ışınsal bedenleriyle Tanrı katındayken kendiliğinden istedikleri her şeyi görüp bilmeleri doğal bir durumdur ancak onlar Tanrı gibi her an herkesi ve her şeyi izlemezler sadece görevleri gereği izlediklerini görürler. Biz bedenliler bunu bilmeyiz. Farkına da varmayız. Esasen bilsek de, farkında olsak da yapabileceğimiz bir şey yoktur. Biz tüm Evrensel Bilinç karşısında çıplağız. Bedenlenmemiş saf ruhlar karşısında çıplağız. Bizi sınarlar, takdir ederler, sevgi duyarlar, şefkat duyarlar, saygı duyarlar yada komik bulurlar, nefret ederler ve çekmek zorunda kalacaklarımız için hoşnutsuzluk duyarlar. İçleri burkulur. Evet, ama biz bunları bilmeyiz. Bilsek de zaten kaçıp saklanabileceğimiz bir yer yok.
Bedenli yaşamları sonunda saf ruh olmuş birisi, bu mertebeye kabul edilir ve orada kendi kutsal bedenini kurar. Mesih olmuştur. Yeşua Mesih'in bize gösterdiği yolda yürümüş ve başarmıştır. Yeşua’nın yolu sevgi yoludur. Tamamen sevgi olamayan ruhlar bu son mertebeye alınmaz. Tam saflaşabilenler bedensel ölümlerini takiben yükselir ve ölümsüzlüğe hak kazanırlar. Vefatlarına müteakip ışığa çekilip alınırlar. Bu ruhlar artık Tanrı ile birlikte sonsuz yaşayacaklardır. İste hakikat budur. Gerçek budur. Yaratılış amacımız budur. Bunu başaramayanlar, dünyaya tapan ama dillerinde aksini söyleyenlerdir ve sadece kendilerini kandırmaktadırlar. Son haklarında da başarılı olamayanlar ilahi adalet gereği verdikleri ıstıraplara karşın bedel ödedikten sonra yok edilirler. Bilinçleri Tanrı tarafından geri dönüşsüz olarak silinir.
Ruhunuzu kısıtlamayın. Özgür bırakın. Ruhlarınıza zayıflık, zaaf yüklemeyin. Ruhsal alemde mantık kuralları geçmez. Yaşarken bir insan ne kader manevi gerçeklere uygun olarak (sevgi, saygı, doğruluk, iyilik, hoşgörü, sükunet, erdem, sağduyu) yaşarsa her şeyin kaynağı olan Tanrıya ve dolayısıyla her şeyin merkezine o kadar yakın olur. Eğer Tanrıyı unutup dünyaya taparsanız merkezden o kadar uzaklaşır ve sonsuz karanlıklarda yok olur gidersiniz. Karanlıklar Tanrının ışığından mahrum kalmaktır. Bir alan değil bir durumdur.
Ateistler ve bağnaz dinciler ruhu ret eder ve her şeyi bu fiziksel bedenden ibaret sanır ki tüm dünyaları ve de ahiretleri bile bedensel zevk ve sefa sanılarından kuruludur. Beden aslında bir enerji dönüştürücüsüdür. Bilince (ruha) büyüyüp yükselmesi için gerekli enerjileri alınan besinlerden ve fiziksel hareketlerden dönüştürerek, elde ederek sunar. Bu nedenle bedenlerimizde sevilmeli ve özenle çok iyi bakılmalıdırlar. Ruhsal alemde bilincin (ruhun) yükselmesi için gerekli enerjiyi temin etmek mümkün değildir.